Evlilikte Sıkılıyorsanız, Belki de Yanlış Şeylere Odaklanıyorsunuzdur

Evlilikte Sıkılıyorsanız, Belki de Yanlış Şeylere Odaklanıyorsunuzdur
Evlilik, iki insanın birbirine sevgi, saygı ve güvenle bağlandığı uzun bir yolculuktur. Ancak bu yolculukta zamanla rutinleşme, heyecanın azalması ve ilişkinin monotonlaşması gibi durumlar yaşanabilir. Eğer siz de evliliğinizde sıkıldığınızı hissediyorsanız, belki de odaklandığınız şeyler asıl sorun değildir. Belki de aradığınız mutluluk, beklediğiniz büyük değişimlerde değil, küçük ama anlamlı detaylarda saklıdır.
Bir aile danışmanı olarak, çiftlerin en sık yaşadığı sorunlardan birinin "ilişkide sıkılma" olduğunu gözlemliyorum. Pek çok çift, bu hissin bir son olduğunu düşünerek paniğe kapılabiliyor. Oysa bu durum, ilişkinin doğal bir evresidir ve doğru yaklaşımla aşılabilir. Aile terapisi ve çift terapisi süreçlerinde, partnerlerin birbirlerine yeniden bağlanmalarını sağlayacak teknikler üzerinde çalışıyoruz. Çünkü sıkılma hissi, genellikle ilişkinin özündeki bağın zayıfladığını değil, odak noktalarının yanlış yere kaydığını gösterir.
1. Rutinlerin Esiri Olmak Yerine, Anlamlı Anlar Yaratın
Evliliklerde sıkılmanın en büyük sebeplerinden biri, günlük hayatın getirdiği rutinlerdir. İş, çocuklar, ev sorumlulukları derken, çiftler birbirlerine ayıracak zaman bulamayabilir. Ancak unutmayın ki, evlilik sadece birlikte yaşamak değil, birlikte anlam üretmektir.
Bir evlilik terapisi seansında danışanlarıma sık sık şunu sorarım: "En son eşinizle ne zaman derin bir sohbet ettiniz?" Çoğu zaman aldığım cevap, "Çok oldu, hatırlamıyorum" şeklinde olur. Oysa ilişkinizi canlı tutmanın en önemli yollarından biri, derin ve samimi iletişimdir. Rutinlerinizi kırmak için küçük adımlar atabilirsiniz. Örneğin, her akşam 10 dakikanızı sadece birbirinize ayırarak o gün neler hissettiğinizi paylaşabilirsiniz.
2. Partnerinizi Yeniden Keşfetmeye İstekli Misiniz?
Uzun süreli ilişkilerde, çiftler birbirlerini "tanıdıklarını" düşünerek yanılgıya düşebilirler. Oysa insan sürekli değişen ve gelişen bir varlıktır. Bugün eşinizin sevdiği şeyler, hayata bakışı, korkuları ve umutları, 5 yıl öncesinden çok farklı olabilir.
Çift terapisi alanında yapılan çalışmalar, partnerlerin birbirlerini aktif olarak dinleme ve anlama çabasının ilişki doyumunu büyük ölçüde artırdığını gösteriyor. Eşinize şu soruları sorarak onu yeniden keşfetmeye başlayabilirsiniz:
- "Son zamanlarda seni en çok ne mutlu etti?"
- "Hayatında şu an değiştirmek istediğin bir şey var mı?"
- "Birlikte yapmaktan keyif aldığın anılarımız arasında en sevdiğin hangisi?"
Bu tür sorular, aranızdaki bağı güçlendirecek ve ilişkinize taze bir nefes katacaktır.
3. Beklentilerinizi Gözden Geçirin: Mükemmel Evlilik Diye Bir Şey Var Mı?
Birçok çift, evliliğin sürekli romantik, heyecan dolu ve sorunsuz olması gerektiğine inanır. Medya, filmler ve sosyal çevre, bu "mükemmel ilişki" algısını besler. Ancak gerçek şu ki, hiçbir evlilik kusursuz değildir.
Aile danışmanlığı sürecinde, çiftlerin beklentilerini gerçekçi bir zemine oturtmalarına yardımcı oluruz. Çünkü sıkılma hissi, bazen sadece gerçekçi olmayan beklentilerden kaynaklanır. Eğer partnerinizden sürekli "sizi mutlu etmesini" bekliyorsanız, bu yükü taşımakta zorlanacaktır. Mutluluk, iki tarafın birlikte inşa ettiği bir duygudur.
4. Birlikte Büyümek: Ortak Hedefler Koymak
Evlilikte sıkılmanın bir diğer nedeni, çiftlerin bireysel olarak büyümesine rağmen, ilişkinin aynı kalmasıdır. İlişkiler de canlı organizmalar gibidir; büyümeye ve gelişmeye ihtiyaç duyar.
Evlilik terapisi, çiftlerin ortak hedefler belirlemesine ve bu hedeflere birlikte yürümesine yardımcı olur. Örneğin:
- Birlikte yeni bir hobi edinmek,
- Seyahat planları yapmak,
- Ortak bir projeye başlamak (kitap okuma kulübü, gönüllü çalışmalar vb.),
- Ruhsal ve duygusal gelişim için workshoplara katılmak.
Bu tür aktiviteler, ilişkinize yeni bir dinamik kazandıracak ve sıkılma hissini ortadan kaldıracaktır.
5. Fiziksel ve Duygusal Yakınlığı Yeniden İnşa Etmek
Zamanla çiftler arasındaki fiziksel yakınlık azalabilir. Bu, cinsel yaşamın yanı sıra sarılma, el ele tutuşma gibi küçük dokunuşların da ihmal edilmesi anlamına gelebilir. Oysa fiziksel temas, duygusal bağı güçlendiren en önemli unsurlardan biridir.
Çift terapisi seanslarında, partnerlere yeniden birbirlerine dokunmalarını öneriyoruz. Bu, cinsellikten öte, güven ve sevgi aktarımıdır. Eğer uzun süredir birbirinize dokunmuyorsanız, küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Mesela, eşinize her sabah "Günaydın" derken bir öpücük vermek veya televizyon izlerken elini tutmak gibi basit ama etkili davranışlar, aranızdaki bağı güçlendirecektir.
Sonuç: Sıkılma Hissi Bir Son Değil, Yeni Bir Başlangıç Olabilir
Evlilikte sıkılmak, ilişkinizin bittiği anlamına gelmez. Aksine, bu his size bir şeylerin eksik kaldığını hatırlatan bir sinyal olabilir. Aile terapisi ve evlilik terapisi, bu sinyalleri doğru okumanıza ve ilişkinizi yeniden canlandırmanıza yardımcı olur.
Eğer kendinizi bu süreçte yalnız hissediyorsanız, bir aile danışmanı ile görüşmek, ilişkinize taze bir bakış açısı kazandırabilir. Unutmayın, her ilişkinin inişleri ve çıkışları vardır. Önemli olan, bu dalgaları birlikte aşmayı öğrenmektir.
Sevgi ve emekle beslenen hiçbir evlilik sıkıcı değildir. Belki de ihtiyacınız olan tek şey, odak noktanızı biraz kaydırmaktır.
Cem Karataş
Aile Danışmanı & İlişki Uzmanı
cemkaratas.neteskisehirailedanismani.com.tr
Siteye Üye Olun
Bu tarz içeriklerden haberdar olmak ve site üyelerine özel programlardan yararlanmak için sitemize ücretsiz üye olabilirsiniz.
Hemen Üye OlSıkça Sorulan Sorular
Evlilikte zaman zaman sıkılmak normaldir. Monotonluk veya yoğun stres gibi faktörler ilişkide heyecanın azalmasına yol açabilir.
Evlilikte sıkılmanın nedenleri arasında iletişim eksikliği, rutinleşmiş bir hayat, ortak aktivitelerin azalması ve bireysel ihtiyaçların göz ardı edilmesi bulunur.
Evlilikte heyecanı geri getirmek için birlikte yeni aktiviteler deneyebilir, romantik zamanlar yaratabilir ve açık iletişim kurarak duygusal bağı güçlendirebilirsiniz.